T Ü L A Y A Y B A Ş www.tulayseray.tr.gg
   
 
  DOSTLUK HİKAYELERİ


GERÇEK DOST

babanın biri evladının arkadaşlık yaptığı kişilerin gerçek dost olmadığı sürekli oğluna söyler ama oğlu onu dinlemez ve karşı çıkar hayır baba onlar benim en iyi dostlarım der.baba peki der o zaman onların gerçek dostun olup olmadığını test edelim der oğlu nasıl der baba git bizim koyunlardan birini kes ve parçala ve sonra parçalarını bi çuvala koy ve gel der.oğlu gider babasının dediğini yapar ve getirir.sonra babası derki şimdi bu çuvali al ve o dostlarına götür ben birisini öldürdüm ve bu çuvala koydum diyerek yardım iste der oğlu ama baba der baba eğer gerçek dostun olup olmadığını görmek istiyorsan yap der oğlu gider dostlarından birisinin kapısını çalar ve ben birisini öldürdüm ve bu çuvala koydum saklamak için bana yardım et der ama dostu hayır git benden uzak dur başımı belaya sokma der ve kovar sonra ikinci bir dostuna gider ama aynı yanıtı alır ve diğerleride aynı tepkiyi verince babasına gelir ve haklıymışsın baba onlar gerçek dostum değilmiş hiçbiri yardım etmek istemedi der.babası sana söylemiştim der ve sonra derki şimdi felanca yere git felanca kişiyi bul ve benim selamımı söyle sonra aynı şeyi ondan iste der oğlu gider adamı bulur babasının selamını söyler ve amca ben birini öldürdüm ve bu çuvalın içine koydum der bana yardımcı olurmusunuz der adam gel bakalım diyerken kendi evinin arka bahçesine götürür ve orda bir çukur kazarak çuvalı çukara gömer sonra bütün bahçeye laleler eker ve arka bahçe tam lale bahçesi olur.oğlan gelir ve babasına olan biteni anlatır baba o adam bana yardım etti çuvalı arka bahçesine gömdü ve sonra tüm bahçeye laleler ekti der babası tamam şimdi yine git ve aynı adamı bul herkesin içinde olmadık hakareti yap ve birde tokat at demiş oğlu şaşırmış ama baba nasıl olur o bize yardım etti ama der babası sen dediğimi yap der ve oğlu gider adamı bulur ve herkesin içinde hakaret eder ve birde adama tokat atar.adam gence şöyle bir bakar ve derki oğlum babana selam söyle ben bir tokata lale bahçesini bozacak adam değilim der.

DOST

çok zengin bir ailenin tek oğlu.oğlan devamlı arkadaşları ile vakit geçiriyor.babası olum onlar hep senin paran için beraberler diyor,çocuk babaya kızıyor olurmu onlar benim dostum beni param için değil kendim için seviyorlar diyor.baba da oğluna bir ders vermek için gel seninle arakadşım dediğin insanlara dost dediğin insanlara bir oyun oynayalım bakalı hakikaten dost ve arkadaşalarmı?oğlan sorar nasıl diye!baba bir kuzu alarak onu keser ve bir çuvalın içine koyar ve çocuğu arkadaşlarına gönderir.giderken der kiİ:ben bir cinayet işledim yardımına ihtiyacım var gel şunu beraber yok edelim de der.çocuk çok samimi olduğu arkadaşim dediği insnların dost dediği insanlarin yanlarına teker teker gide ve bütün kapılar yüzüne kapanır ve çocuk başı önde bir şekilde eve döner haklıymışsın baba hepsi benimle param için beraber der.baba dur daha bitmedi der arabana atla (a) köyüne git orada (a)yı bul selamımı söyle ve adam öldürdüm bunu ortadan kaybetmemiz lazım de.çocuk atlar köye gider ve adamı bulur.adama babasının selamını söyler ve bi cinayet işlediğini söyler adam selam başım üstüne der ve kendi bahçesin gömer ceseti bi sey sormadan.çocuk teşekür edr ve döner babasının yanına baba der hakikaten dostun muş bu adam der hiç bi şey sormadan bahçesine gömdü der.dur der babası arabana atla ve o köye git neredeyse adamı çıkar 2 tokat vur der.baba olur mu adam bize iilik yaptı sen dediğimi yap der gider adam kahvede oturuyor çıkarır ve 2 tokat atar herkesin içinde adam der ki iki tokata bizde adam satılmaz babana selam söyle der.evet arkadaşlar ailemize daha çok güvenelim bizim kötülüğümüzü istemeyecek bizi yarı yolda bırakmayacaklar yine onlardir.arkadaş gelip geçici.sağlam arkadaşlıklar ve dostluklar bulmanız dileği ile...


İKİ SAMİMİ DOST

Çok samimi iki dost ve arkadaslardı. Fakat bir tanesi çok kurnaz , atılgan ve hareketli, diğeri ise çok saf , dürüst ve sessizdi.

Bir gün kurnaz olan arkadas , diger arkadasin yanina giderek islerinin bozuldugunu söyler ve kendisinden para ister. Samimi dostu onu hiç kirmaz ve elindeki bütün parayi arkadasina verir.

Arkadasi bu parayla islerini düzeltir. Bir süre sonra kurnaz olan yine arkadasinin yanina gider ve arkadasinin evlenmek üzere oldugu nisanlisini çok begendigini ve kendisine vermesini ister.

Arkadasi çok sasirir, ne diyecegini bilemez. Fakat aralarinda o kadar kuvvetli bir sevgi vardir ki arkadasina hayir diyemez, nisanlisini arkadasina verir.Zaman içinde Saf olanin isleri bozulur

ve birden arkadasi aklina gelir...(ben ona sıkıstıgında iyilik yapmistim diyerek) arkadasinin is yerine gider ve kendisine çalismasi için is vermesini ister.

Arkadasi ona is vermez.

Bizimki pismanlik ve üzüntü içinde geri döner ama yinede arkadasina kizamaz.

Bir gün sokakta dolasirken yanina hasta ve yasli bir adam yaklasir Fakir oldugu için ilaç alamadagini söyler.Bizimki yasli adamcagiza acir, istedigi ilaçlari alir ve adamcagiza verir.

Kisa bir süre sonra yasli adamin öldügünü duyar Yasli adam çok zengindir ve bütün mirasini kendisine birakmistir. Saf adam artik zengindir.

Biraz da sevdigi dostuna olankirginligiyla dostunun is yerinin karsisinda bir ev alir ve oraya yerlesir.

Bir gün evinin kapisini dilenci bir kadin çalar.

Yasli kadin çok aç oldugunu, kendisine yemek vermesini ister.

Bizim saf hiç düsünmeden kadini içeri alir karnini doyurur,Kimsesi olmadigini ögrendigi kadina ;

Kendisinin de yanliz oldugunu söyler ve bu evde birlikte yasiyalim sen evin islerini ve yemekleri yaparsin der, yasli kadin hiç düsünmeden kabul eder.

Bir süre sonra yasli kadin bizimkine, kendine uygun bir kiz bulup evlenmesini söyler, Bizimki böyle bir kizi nasil ulaşacagini, kendisinin tanidigi olmadigini söyler.

Yasli kadin ona uygun bir kiz tanidigini ve kendisiyle görüstürebilecegini söyler. Görüsmeler sonucunda evlenmeye karar verilir ve dügün davetiyeleri basilir.

Bizimkisi kirgin oldugu halde çok samimi dostunu yinede unutamamistir ...

Biraz da geldigi konumu görmesi açisindan samimi arkadasina da davetiye gönderir

Dügün günü gelir çatar .

Saf adam dügün salonunda bir seyler söylemek istegiyle mikrafonu alir ve baslar yasadiklarini anlatmaya ;

Eskiden çok sevdigim bir dostum vardi . Bir gün isleri bozulunca benden borç para istedi elimdeki bütün parayi verdim. Evlenmek üzere oldugum nisanlimi çok begendigini söyleyerek benden istedi.
Çok üzülerek onu da kendisine verdim . Çünkü biz gerçek dosttuk onun üzülmesini istemedim.
Islerim bozuldugunda onun fabrikasina gittim ve çalismak için kendisinden is istedim. Bana is vermedi.
Çok üzüldüm, ama yinede arkadasima kizmiyorum Çünkü biz gerçek dosttuk.

Bu konusma üzerine kurnaz olan arkadasi daha fazla dayanamaz mikrafonu
eline alir ve baslar konusmaya;

Benim de bir zamanlar çok sevdigim bir dostum vardi. Islerim bozuldugunda kendisinden para istedim, bütün parasini bana verdi. Sonra ondan nisanlisini istedim, üzülerek
nisanlisini da verdi .

Nisanlisini istememin nedeni o kadinin arkadasima layik olmamasiydi .

....... Kendisi çok saf oldugu için arkadasimi o kadindan bu sekilde kurtardim.

Isleri bozuldugunda gelip benden is istedi,

Arkadasimi kendi emrimde çalistiramazdim, o yüzden is vermedim

Günün birinde karsilastigi yasli adam benim babamdi.

Babam ölmek üzereydi, onu arkadasimin yanina ben gönderdim ve mirasini ona ben biraktirdim.

Evine gelen dilenci kadin benim annemdi

Ona bakip iyi yasamasini saglamak için gönderdim.

Su anda evlenmekte oldugu kisi de benim kiz kardesim.

Onu arkadasimla evlenmesine ben ikna ettim

Herşey senin içindi...

İnsan dostu için yaptıklarını mecbur kalmadıkça açıklamaz..

Tüm yakınlık duyduklarınıza birde bu gözle bakın...
Siz farketmeden sizin için kim bilir neler yaptılar. 
[sadece sizin için]...


İKİ ARKADAŞ ÖZLEMİ

LİSE YILLARIN DAYDIK İKİMİZDE ÇOK İYİ

BİRER DOSTURK YERİ GELDİÜZÜNTÜLERİMİZİ

PAYLAŞTIK YERİ GELDİ SIRLARIMIZI ORTAYA

KOYDUK İKİMİZİN DOSTLUGUNU ETRAFTAKİLER

HEP KISKANDI AMA BİZ ONLARI HİÇ UMUR

SAMADIK ÇÜNKÜ BİZ EN İYİ İKİ ARKADAŞTIK

LİSE YILARI BİTMİŞTİ HAYATIMIZIN SINAVINA

GİRMİŞTİK KARDERLERİMİŞ AYRI YAZIILMIŞTI

ÜNİVERTE'DE AYRILMIŞTIK ÇÜNKÜ İKİMİZDE

AYRILMIŞTIK BENİM PUANLARIM ARKADAŞIM

DAN ÇOK ÇOK FAZLAYDI BEN HARVITI KAZAN

MIŞTIM ARKADAŞIMIN PUANLARI SADECE FEN

LİSE4LERİNE YETİYORDU O HABERLE YIKILMIŞTI

DÜNYAMIZ ÇOOOK ÜZÜLMÜŞTÜK TABİ İSTER

SEM BEN ORAYA GİTMEK MSORUNDA DEGİLDİN

AMA ARKADAŞIMLA KARAR VERMİŞTİK OKUMAK

SORUNDA OLDUMUZU BİLİYORDUK BİZİ ETRAF

TAKİLERR AYIRMASA BİLE KADER AYIRMIŞTI

İKİMİZDE YOLLARIMIZ ZAMAN GELDİ AYIRMIŞTIK

BİRBİRİMİZE HEP SÖZ VERDİK OKULLUMUZ BİTER

BİTMEZ YİNE BİRLİTTE OLACAGIMIZA DENK O GÜN

BÜGÜN 4 YILDIR AYRI KALDIK BİRBİRİMİZİ ÇOK

ÖZLEMİŞTİK AMA İKİ MİZDE BİLİYORDUK Kİ

KAVUŞACAGIMIZI ARKADAŞIM VE BEN OKULU

MUZUBİTİRMİŞTİK İKİMİZ DE BEYİN ÇERRAHI

OLMUŞTUK OKULUMUZ İTER BİTMEZ BEN TÜRKİ

YE'YE GERİ DÖNMÜŞTÜM YİNE ESKİ GÜNLERDE OL

DUGU GİBİ BİRBİRİMİZE KAVUŞMUŞTUK ARTIK

KOCAMAN BİRER YETİŞKİNİZ

VE

MUTLU SONLA BİTER...


Bir Sonraki Ayrılık

Birer birer gittiler yaşamımdan. Herbiri ayrı bir yaraydı , her biri ayrı bir yaşanmışlık, güzel ve çirkindiler, umutları, umutsuzlukları vardı, sevdaları vardı, en önemlisi insandılar , insan olmayı ve insanları seviyorlardı. Ben onları öylece seviyordum. Yanımdalarken kırıyordum onları, bazen küçük düşürüyordum , kendimi yükseltiyordum. Oysa paylaşılmışlıkların en güzelini yaşıyordum onlarla . Kurgu değildi bu, sıralı hayaller silsilesi değildi, kandı, etti , duy guydu tümüyle. Önceleri bebim için tutunacak birer daldılar, hiçliğimi eriten çokluğumdular , sonraları sevdamdılar .

Sabah...

Güneş penceremi tırmalıyordu artık. Ben geceden kalma mutluluklarınmı süzerek güne umutlu başlama kavgasındaydım . Yaşam sürecinin bir basamağını daha yılgın ve durağan atlamaya hazırlanıyordum. Geçmiş belleğimde dingin bir tutarlılıkla mıhlanıp kalmıştı. Bu yaşadığımız günlerin ne denli kepaze olduğunu mırıldanıyordum. İçimde acı tadı vardı ayrılıkların, yalnızlıkların .Boşluğu kucaklayan kollarımda yorgunluk ve yitikliği aynı anda yaşıyordum .Geleceği bilmiyordum ve bu beni yaralamıyor aksine kamçılıyordu . Dört elle olmasa da yaşama bağlanmamı sağlıyordu . İleriye dönük planlar yapmıyordum , dilidmde hep aynı dizeyi gezdiriyordum ; "Que sera sera" . Hoşuma gidiyordu bu. Ama kadercilik değildi benimkisi , sadece hoşuma gidiyordu. Çünkü bir bakıma doğruydu , olacak olan olurdu ve bu yabancı dildeki karşılığı içimi ısıtıyordu.

Dünü artık unutup beynimin ücra bir köşesine itmenin zamanı gelmişti. Bana yararı yoktu hatırlamanın . Unutmak ; o ne büyük bahtiyarlıktı. Ve çoğu insan kendini irdelemek yerine bu büyük zenaati kullanarak mutluluğa erişiyordu. Ama benim için yine de eşidi yaşamamaktı.

Evden çıktığımda kör bir vaktiydi sabahın ve körlük sanki tüm şehri sarmışcasına insanlar da yitik bir şeylercesine ararcasına , kör topal ilerilyorlardı caddelerde, birtaz sonra her biri işyerlerine, okullarına varacak ve akşama kadar yaşama ara vereceklerdi. Çünkü yazarın dediği gibi yaşam gecenin konusuydu, tek kalmanın ve içkinliğin konusuydu , gündüzün ve hengameli bir kalabalığın değil . Bu bir anlamda rahatlatıyordu insanları, işteyken sayılar ya da dosyalarla uğraşıyor , kimisi yük taşıyor, kimisi araba sürüyor ve akşama evlerine döndüklerinde rahat bir yorgunlukla uykuya dalıyorlardı ve bu ebedi istirahat provalarını habersizce yaptıktan sonra kendilerini ertesi güne aktarıyorlardı. Ben de bu yığınsal kalabalığa katılarak hızla yolumu eritmeye başladım. Kafamı hiçbir şey üstünde yoğunlaştıramıyor , sadece yürümekle yetiniyordum . Belki de bu benim mola verişimdi . Anlamsız bir rahatlıkla öylece ilerliyordum her sabah ve hergün yaptığım gibi işle ilgili ve birbiriyle ilintisiz bir sürü şeyi kafamdan hızla geçirirp sonuçta hiçbir yere varamamanın huzurunu yaşıyordum.

Mola...

İşe geldim artık. Rutin selamlaşmalardan sonra masama oturdum. Birkaç kişi gelip bir şeyler analttılar . Boş bir anlayışlılıkla suratlarına baktım . Ne anlattıklarını biliyordum , dinlemem de gerekmiyordu aslında ama büyük bir dikkatle dinliyormuş gibi yapıyordum . Hepsi dinlenilmiş olmanın ve onaylanmanın sevinciyle ayrıldılar yanımdan , ne büyük huzurdu onaylanmak. Dosyanı çıkardım , birşeyler yazdım , rutin , sıradan hep yazılagelen şeyler .Ezberlenmiş roller gibi rahatça akıyorlardı kağıda . Değişik olaylar olmasını bekliyordum . Ufak bir renkti aradığım. Ama yaşantımız ömylesine tek renk hale gelmişti ki o renk dışındaki rtenklere şüpheyle bakmaya da alışmıştık . Siyahın bile tek tonu vardı bizim için , versiyonları değil sadece kendisi ilgilendiriyordu bizi.

Bu karmaşa içerisinde daha fazla renge tahammülümüz kalmamaıştı sanki. Zaten varolan o tek renk bile yeterince korkutuyordu bizi . Daha büyük korkulara katlanamazdık , yaşantımızı diğer renklerle kirletemezdik . oysa yıllar sonra kirlenmenin güzel olduğuna dair reklamlar yapılacaktı .

Etrafımı boş gözlerle süzdüm . Bir arkadaşla göz göze geldik . Yine aynı sevimil bakşlar ve baş eğmeler . Ne kadar tanıdık bir yaşamdı bu , bana aitmiş gibi . Cidden benim miydi bu yaşam ? Telefon çaldı . Bir ses evecenlikle "Doktora gidiyorum , eve geç kalacağım" dedi. Tamam bile demedim , gereksizdi çünkü . Yemek vaktine kadar öylece oturdum , birkaç imza attım , birkaç demlik çay içtim , sigaramı hiç ettim onunla birlikte . Ne iyi ....

Yemekten dönünce gazete okudum . Kuponaları seyrettim . Kesmek külfet ama seyretmesi zor değil . Keşke "Kuzate" diye bir gazete çıksa ve ben kuponları öylece seyretsem . Ne haber , ne köşe yazısı , ne salya sümük duygu pazarlayıcıları, hiçbiri, bu tek renk hayatımızı kirletmese. Ama ben bunlarla avunabilecek miyim? Mutlu olmam şart mı? Gazeteleri karıştırdım. Kışırtısı beynimi zonklatıyor. Devam ettim , bir ara telefon çaldı. Sonra "Sizi arıyorlar" dediler. Büyük bir üşengeçlikle yarimdemn kalktım . Ses tanıdık ve sadece bir cümle "Gidiyorum"...

Öğle vakti...

Telaşla kapattım telefonu. Rengim değişmişti. Hızla çıktım işyerinden . Koşasım geldi ama yapamadım , çok istedim ama adımlarım ihanet etti bana . ( Kış , rüzgar her şeyi itekliyor. Yolda iki kişi öylece yürüyordu rüzgara aldırmadan. Üşüyorlardı ama elleri ceplerinde değil . Dar bir yola sapıp dik bir yokuşa çıktılar. Sonra bir koruluk . Şaraplarını çıkarıp sessiz çığlıklarla yudumladılar. Yanlarından birkaç kişi geçti , bakıp gülümseyerek. Sonra şişeleri bitiyor ve birisi yuvarlana yuvarlana , diğeri onu kaldırmaya uğraşarak ilerliyorlar. Sonra keskin bir soğuk , uzun bir yürüyüş ve sahne sona eriyor.)

Aklımdan hep paylaşımlarımız geçti. İnatla itekliyorum onları ama gitmediler. Gitmelerini istemiyordum aslında . Bağırıyorum , duymuyorlar , yıtıyorum kaldırımları karşıma dikiliyorlar , ağlıyordum. İskeleye geldim şimdi , etrafı kolaçan ederek. Gideceğim yolu bulunca hizla ilerledim. Orada , ileirde duruyordu . Sırtı bana dönük . Adınlarımı ağırlaştırdı. , bu süreyi uzatır diye. Yavaşça yaklaşıp sırtına dokundum . Donuk gözlerle baktı. Susutuk. Yırtıcı ve korkunç bir sessizlikti bu. Sokak boyunca ilerledik , durdu.

"Sana söylenecek çok şey yok dostum. Gidiyorum , çünkü bu aklayacak beni. Gidiyorum , çünkü kalırsam yoklaşacağım . Ağlamayacağım , göz yaşlarımı harcamayacağım. Son anımız salyalı sümüklü olsun istemiyorum . Biliyorsun gönlümüzde acılara daha çok yer var. İleride ellerimiz yine kavuşacak , kuvvetle sarılacağız birbirimize . O güne değin ağlamak yok , sevinçten ağlayana kadar ağlamak yok , dostum , gidiyorum." dedi .

Birşey söyleyemedim , boğazımdaki çığlık taşamadı dışarı. "Öyledir , dost , öyledir." dedim. Kucaklaştık ve yönlerimiz ayrıldı , belki sonsuza dek . Ama bu incitmedi bizi . Kırgınlığımızı ve haykırışlarımızı kalbimize gömdük . Ağlamadık , çünkü ağlamak yaralayacaktı bizi. Güldük ve isyanla boyun eğdik , güpegündüz.

İlk değil , son da ....

Artık kayboldu gözden ve ben yıllar sonra ilk kez gözlerimden akan yaşaş şaşarak ve aydınlığımızı elimde güneşe eş tutuarak işimin yolunu tuttum . O gitti ve güçlüler hep terk edenlerdir sözü geldi aklıma , güldüm.

Akşam...

Körpe mutlulukları daha başta yitirmenin ve umutlarımızı kararsız sabahlara ötelemeninne denli zor olduğunu ikimiz de biliyorduk artık . Devinen bir korkaklık içinde uykulu bir sanal yaşamın kıpırdanışlarını içimize akıttık. Dün günlerin en güzeli gibi görünse de henüz yaşamadıklarımızın da mutluluklara gebe olduğunu umuyorduk. Ama kendi dünyalarımızda bunu ne denli gerçekleyebileceğimizden habersisizdik. Ve bilmek işime gelmiyordu.

İkimizin de içimize sığmayan dünyalarımızı ortada bir yerelerde buluşturmayı umuyorduk . Bir bağlamda başarmıştık da bunu . Ama yine de olamamıştı . İki ayrı insandık , iki ayrı dünya . Düşlerimiz ve sevdalarımız vardı birbirine teğet , o özgürlüğü seçti ben sadece ipimi uzattım , fark buradaydı. Hayat bir sonraki ayrılığa kadar yeni bir yara açmıştı kalbimde ve zaman buna çare olacaktı , 
umut ediyordum...


RÜZGAR ONU SİLMEYE GÜÇ YETİREMESİN

Iki arkadaşın yolu çöle duser.Yol sirasinda bir munakasa olur ve bir arkadas digerine tokat atar.
Tokadi yiyenin cani acir fakat birsey solemeden kuma sole yazar:
-Bugun en iyi arkadasim beni tokatladi.
Bir vahaya gelene kadar yurumeye devam ederlerve
vahaya geldiklerinde suya girmeye karar verirler Suya girdiklerinde tokadi yiyen,batakliga saplanirve batmaya baslar.Ama arkadasi onu kurtarir.Bogulmaktan kurtulduktan sonra bir tasa sole yazar:
-Bugun en iyi arkadasim ben hayatimi kurtardi.
Arkadasina tokat atan ve sonrada onun hayatini kurtaran sorar:
-Canini acittigimda kuma yazdin,peki neden simdi tasa yazdin?
Digeri cevaplar:
Birisi canimizi acittiginda kuma yazmaliyiz ki bagislama ruzgari onu silsin,ama biri bizim icin birsey yaprsa tasa yazmaliyiz ki ruzgar onu silmeye guc yitiremesin...


DOSTLUK NEDİR

Herhalde bir gösteriş, birine, aynı cinse, kadınsan erkeğe, erkeksen kadına karşı kendini beğendirme çabası, bir moda, bir gelgeç ruh hali değil... Sempati.. İlgi.. Bağlılık.. Yüceltme.. Taçlandırma... Sorumluluk duyma.. Yürekten algılama. Bakışlarla anlaşma. Ses tonuyla destek verme. Kesintisiz ilişki..

Kayıp olmaz, yitmez. Yoktan var olmaz bir duygu. Bunların hepsi biraraya gelip, zaman içinde gıdım gıdım birikerek dostluğun çimentosunu oluşturuyor. Gazet elerde okuyoruz. TV'lerde seyrediyoruz. Sağda, solda konuşmalarda adı geçiyor: Güzel yemek yeme dostu.. Edebiyat dostu. Türk Sanat Müziği dostu. Çocukların dostu.. Halkın dostu.. Dostluklar nasıl oluşuyor Unuttuk.. Bu hızlı kent hayatı dostluk duygusunu, aklımızdan aldı.. Yüreğimizden çaldı.

Nasrettin Hoca bir Cuma günü camide cemaate namaz kıldırmak üzere ezan okunsun diye bekliyormuş. Bir adam gelmiş. "Hocam" demiş! "Eşeğimi yitirdim..." Hoca da adama; "Şu namazı kıldıralım, senin eşeğin çaresine bakarız" demiş. Hoca namazı kıldırmış, vaazını vermiş ve cemaate dönmüş: "İçinizde hiçbir dostuyla bir bardak çay içip saatlerce konuşmamış, dostuyla sekiz saatlik yürüyüşe çıkıp hiç konuşmadığı halde sıkılmadan yürüyüşünü tamamlamamış ve komşunun kızına kem gözle baktı diye dost bildiği arkadaşını arkadaşlıktan silmiş biri var mı?" diye sormuş. Arka sıralarda saf tutmus, sümsük tipli biri parmağını kaldırıp,"Ben varım Hocam." demiş. Hoca eşeğini yitiren adama dönmüş, "Al bu adamı git, bundan büyük eşek olur mu? Yitirdiğin eşeğin yerine kullanırsın" demiş.

Dostun yoksa... Eşekten farkın ne? Olumsuz düşünür Sokrates'e öğrencileri sormuş: Dostluk nedir? Sokrates de onlara şu yanıtı vermiş; "Çocukluğumdan beri arzuladığım bir şey vardır. Kimi insan atları olsun ister... Kimi insan köpekleri. Kimisi altını, kimisi de şanı, şerefi; bense bir dostum olsun isterim..."

İnsan biriktiren yaratık... Şan, şöhret biriktiriyor... Süper zenginse boğazda villa biriktiriyor. Tablo biriktiriyor. Repoda para kasalarda naftalin kokulu döviz, antika biriktiriyor. Gençse plak, kaset, cd biriktiriyor. Yorgun bir ihtiyarsa namaz niyaz biriktiriyor. Bazıları da Kuledibi'nde Çukurcuma'ya, Üsküdar'da Eskiciler Çarşısı'na, Unkapanı'nda Horhor'a gidip; antika lambalar, cam şişeler, eski koltuklar, tesbihler, tombaklar biriktiriyor. Alimse kitap biriktiriyor. Cahilse kin biriktiriyor. Dost biriktirmeyi içimizde kaç kişi deniyor? Evet, kabul ediyorum , insan birçok kişiyle beraber mükemmel dost olamaz, tıpkı aynı zamanda birçok kişiye aşık olamayacağı gibi... Fakat cinnete düştük. 
Dost biriktirmeyi unuttuk. 
İyi halt ettik...




 
SAAT
 


Bu siteyi nasıl buldunuz?
daha da güzel olabilir...
emeğine sağlık...

(Sonucu göster)


 
Bugün 5207 ziyaretçikişi burdaydı!
H E R Ş E Y G Ö N L Ü N Ü Z C E O L S U N... Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol